He's light-fingered
Onun eli uzundur (hırsız yerine)
She's been doing time
İçerde dinleniyor. (hapiste yerine)
She passed away / kicked the bucket
Öbür tarafa geçti / Nalları dikti (öldü yerien)
No longer with us / pushing up daisies
Artık aramızda değil (resmi) / Geberdi (argo)
Public conveniences
Ayak yolu (umumi tuvalet yerine)
I'm just going to powder my nose.
Makyajımı yenileyeceğim.
Down and out / A down-and-out
Evsiz, barksız
She's in the family way
Yakında anne olacak (hamile yerine)
She had a baby
Bebeği oldu (doğurdu yerine)
He made an honest woman of her
Onu başgöz ettik (evlendi yerine)