She had a broad smile on her face.
Ağzı kulaklarına varıyordu.
He was wearing a frown.
Kaşlarını çatmıştı.
She gave a grimace. She winced.
Yüzünü buruşturdu / ekşitti.
She gave me a dirty look.
Bana kötü kötü / pis pis baktı.
He looked down his nose at her.
Onu küçük gördü.
She raised her eyebrows when she saw me.
Beni gördüğünde şaşırdı.
The children were beaming from ear to ear.
Çocukların yüzlerinde güller açıyordu.
Why the long face?
Niye surat asıyorsunuz?
He was purple with rage.
Suratı sinirden kıpkırmızı.
If looks could kill..
Bakışlar insanı öldürseydi ...